Osman Ege: “Geçtiğimiz yıllarda %40 büyürken, sadece geçtiğimiz yıl % 50 büyüme hızı yakaladık. Büyümek güzel bir olgu; ancak kontrollü ve dikkatli olmalısınız, boş bir büyüme kalabalıklaşmaktan öte bir yere sizi götürmez. Makine parkurunuzun şişmesi büyüme değildir. Donanımınızla birlikte personelinizin de gelişerek büyümesi, yeni beyinlerin içinize katılması, yeni yaklaşımların yeni bakış açılarının içinizde ses bulabilmesi, zihinlerin de büyümesi gerekir.”
Tekstil etiketleri konusunda ihtisaslaşmış bir matbaayı ziyaret ettik bu ay. Şimşek-Ege, bir etiket matbaasının sahip olması gereken tüm konvansiyonel ve dijital baskı çözümlerini kullanan bir şirket. Onaylı baskıcısı olduğu şirketler arasında Zara, H&M, Koton gibi çok önemli tekstil devleri bulunuyor. Şimşek-Ege aynı zamanda Zara’nın etiket üretimini ilk kez İspanya dışına taşıyan bir matbaacı olmuş. Şirketin Genel Müdürü ve aynı anda Tekstil Yan Sanayicileri Derneği Başkanı ve Tekstil İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi olan Osman Ege, hem şirketi hem de pazara ilişkin değerli bilgileri siz okuyucularımızla paylaşmak üzere anlattı:
MATBAA&TEKNİK: Şimşek Ege şirketi ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Şirket yapınız geçmişiniz ve özellikle baskı alanındaki faaliyetleriniz nelerdir?
Osman Ege: Öncelikle kurumumuza hoş geldiniz. Sektörün önemli iletişim kaynaklarından biri olan derginizle söyleşmek bizi mutlu etti. Bu sayede kendi alanımızdaki gördüğümüz resmi sizler aracılığıyla paylaşmak fırsatı da bulmuş oluyoruz.
Şimşek-Ege 30 yıllık geçmişi olan, İstanbul merkezli bir etiket ve matbaacılık şirketidir. Şirketimiz başta hazır giyim sektörü olmak üzere, ayakkabı, ev tekstili, mağazacılık ürünleri ve benzeri sektörlerde kullanılan etiketleri üreten Türkiye’nin konusundaki en büyük üreticilerinden biridir. 90’lı yılların küçücük bir Eminönü firmasından Merter’de bir orta ölçekli işletmeye, şimdi de Hadımköy’de orta-büyük ölçekli işletmeye evrildik. Etiket sektörünün büyümesine paralel olarak, 90’lı yıllardan bu yana ülkemizle birlikte büyüdük ve geliştik. Her sene bu büyüme artıyor, biz de sektörle birlikte, müşterilerimizle birlikte büyüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda %40 büyürken, sadece geçtiğimiz yıl % 50 büyüme hızı yakaladık. Büyümek güzel bir olgu; ancak kontrollü ve dikkatli olmalısınız, boş bir büyüme kalabalıklaşmaktan öte bir yere sizi götürmez. Makine parkurunuzun şişmesi büyüme değildir. Donanımınızla birlikte personelinizin de gelişerek büyümesi, yeni beyinlerin içinize katılması, yeni yaklaşımların yeni bakış açılarının içinizde ses bulabilmesi, zihinlerin de büyümesi gerekir. Esas yatırımlarımızı insana yapıyoruz. Makine yatırımlarını insan yatırımlarıyla beslemediğiniz, desteklemediğiniz sürece büyümüş olmuyorsunuz. Bu da sizi hem sektörünüzü dikkatli analiz etmeye, hem donanımlarınızı güncel tutmaya, personelinize düzenli ve sürekli eğitim vermeye, genç ve parlak zihinlere yönetim ve üretimin her aşamasında yer vermeye, müşteri ve Pazar analizleri yapmaya, sürekli araştırma yapmaya, verdiğiniz hizmet ve mamüllerin sürekli kalitesini ölçmeye mecbur bırakıyor. Bakınız, sadece geçen sene 750 milyon adet etiket ürettik. Bu seneki üretim hedefimiz 1 milyar etiket. 7 bin m2 alanda 200’den fazla elamanla, her türlü ürün sertifikasına sahip, kurumsal bir firma olarak ama asla hantal olmayarak biz bunu başaracağız.
Inditex Zara Grubu, Next, Replay, Pepe, Lindex, H&M gibi yabancı üreticilerin, LCW, Koton, Defacto gibi yerli üreticilerin ve mağazacılık sektörünün daha birçok dev firmalarının onaylı tedarikçisiyiz. Deri, dokuma, baskı ve karton etiket ürünlerinin yanında, kendinden veya sıcak yapışkanlı transfer etiketlerle, kutu, çanta ve paketleme ürünleri de üretmekteyiz..
Dünyaca ünlü bu markaları memnun etmek, birlikte çalışmayı sürdürebilmek, her sene artan bir ivmeyle daha çok iş almak kolay şey değil. Sektörümüzdeki pek çok firma bu sözlerimden ne demek istediğimi çok iyi anlayacaktır. Her sektör gibi bizim sektörümüz de zor bir sektördür, artan rekabet ortamında hayatta kalmak, sürdürülebilirlik ve gelişme belli bir kalite anlayışını tutturabilmenizle mümkün oluyor. Bu yüzden her prosesimizi kontrol altında tutuyoruz, tekrar tekrar sorguluyoruz. Bakınız sadece pazarlama / müşteri temsilciliği birimimizde çalışan sayımız 25 kişi civarında. Bu tüm çalışanlarımızın neredeyse %10’u. Müşteri memnuniyeti açısından başka bir çıkar yol yok. 300’ü bulan portföyümüzü yönetmek, zamanında cevap vermek, üretimi termininde teslim etmek hiç kolay şeyler değil.
Burada bir parantez de ERP sistemleri için açmak gerekir bence. Pazarlamadan paketlemeye kadar tüm üretim ve servis evrelerini gelişkin ERP sistemleri ile takip ediyoruz. Bu otomasyona geçmiş, kurumsal firmalar için olmazsa olmaz bir yatırımdır. Makinalarınız olabilir, personeliniz olabilir ama doğru planlama yapmazsanız, doğru şekilde süreçlerinizi yönetmezseniz sonuç almanız mümkün değil. ERP sistemlerini bu nedenle çok önemsiyor, ERP’nin tüm sunduğu imkanları zorlamaya çalışıyoruz.
MATBAA&TEKNİK: Mevcut makine parkı, üretim alanlarınız, kullandığınız baskı teknolojileri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Osman Ege: İmalat kabiliyeti olarak, konvansiyonel, UV ve dijital ofset, tam, yarım, manuel ve rulo serigrafi, letter press, rotary press baskı tekniklerini bünyesinde bulunduran firmamız, aynı zamanda tüm bu ürünlerde kullanılan, selefon, sıvama, folyo baskı, frekans, yakma vb. bir çok ek ve bitiş işlemlerini işletme içerisinde gerçekleştirmekteyiz.
Burada, neredeyse 200 kişilik bir üretim organizasyonundan bahsediyoruz aslında. Çok temel olarak, konvansiyonel baskı makinalarımız ve dijital baskı makinalarımız bulunuyor. Bunlar içerisinde konvansiyonel ofset baskı makinalarından, tam veya yarı otomatik serigrafi makinalarından, çeşitli kesim/giyotin makinalarından, baskı sonrası sıvama gibi, selofon gibi pek çok makinadan bahsedebiliriz. Yanı sıra değişik güç ve kapasitede dijital çıkış makinalarından, butik üretim amaçlı çıkartma/etiket makinalarından, bize özel ürettirdiğimiz değişik baskı makinalarından söz etmek mümkün. Makine parkurumuzu yenilemek ve geliştirmek zaten başla başına bir iş. Şu anda da dünya fuarlarına katılarak gelişmeleri yakından takip etmeye çalışıyoruz. Doğal olarak müşteri taleplerini izliyor, doğabilecek veya doğan talepleri karşılayacak ürünleri takip ediyoruz. Sizlerin de defalarca sayfalarınızda yer verdiğiniz dijital baskı sistemleri tabi ki bizim de ilgi alanımız. Konvansiyonel sistemlerin kendi içerisindeki gelişmeler ve dijital baskı sistemlerinin kendi içindeki evrimini takip edip, satın alma, işletme ve hizmet maliyetlerinin optimum olduğu yatırımlara yöneliyoruz.
MATBAA&TEKNİK: Konu buraya gelmişken hemen soralım, sektördeki gelişmeler özellikle kısa tirajlara yönelme ve dijital baskı üretimlerine müşterilerinizin taleplerini göz önünde bulundurarak bakışınızı ve etiket baskı konusundaki geleceğe bakışınızı özetleyecek vizyonunuzu anlatır mısınız?
Osman Ege: Öncelikle şunu vurgulamak gerekir, artık öyle bir dönemdeyiz ki hız ve fiyat neredeyse kaliteden bile daha önemli olacak şekilde daha öne çıkıyor. Müşteri kabul edilebilir kalitedeki her ürünü uygun fiyat ve en kısa zamanda aldığında memnun kalıyor. Biz hız-fiyat-kalite üçgeninde kaliteyi asla düşürmeden en hızlı ve en uygun nasıl üretiriz bunun peşindeyiz. Hız parametresini artırmak istediğinizde otomatik olarak konvansiyonel sistemlerden dijital sistemlere geçmek zorunda kalıyorsunuz.
Bildiğiniz gibi artık tirajlar öyle eskisi gibi on binlerce değil. Artık neredeyse yüzlerle ifade edilebilecek talepler dahi gelebiliyor. Bu durumda kalıp değiştirme zamanları gibi, iki iş arasında kaybedilen zamanlar gibi, baskı sonrasında kaybedilecek zamanlar gibi tüm zamanı minimize etmelisiniz. Ofsette bu süreleri kısmak çok kolay veya ucuz değil. Dijital sistemlerde bu çok daha mümkün. Dijital evet bize daha esnek imkanlar sunuyor ama elbette bu sistemlerin de kendine göre sorunları, açmazları, kısıtlamaları var. Baskı kalitesinden (ki baskı kalitesinde çok ilerlemeler başarıldı), kuru toner kullanımına, kullanılan materyal kısıtlamalarından, ekstra renk kullanımına, registrasyon problemlerinden, gofre, yaldız vb. baskı sonrası uygulamalarına kadar çeşitli sıkıntılar bulunuyor. Ancak biz tüm dünya gibi dijital baskı sistemlerinin ve in-line ex-line sonlandırma makinalarının bu işin geleceği olduğunun farkındayız. Dijital baskı sistemlerini ve çeşitli (farklı) uygulama örneklerini yakından takip ediyoruz. Ne yazık ki bu teknolojiler şu an için ülkemiz şartlarına göre kolay elde edilebilen, geri dönüşümü kısa sürede kapatılabilen sistemler değil. Sıkı takip ediyoruz ve uygun gördüğümüz makinaları bünyemize katıyoruz ve katacağız. Süreçte görüyoruz ki dijital sistemler aslında konvansiyonel sistemlerin birebir alternatifi değil. Her iki alan kendi içinde gelişiyor ve evriliyor. Zaman zaman birleşiyor, zaman zaman uzaklaşıyor. Örneğin basit kitapçık katalog gibi ürünlerde birleşirken, değişken datalı ürünlerde uzaklaşıyor. Kendi içimizde araştırma geliştirme birimizi, üretim geliştirme birimizi kurduk, geliştiriyoruz. Mühendislerle çalışıyoruz ve hem üretim bandımızı hatta yönetişim sistemimizi bile bu çerçevede optimize ediyoruz. Henüz yolun başındayız ama bu zihinsel dönüşüme sahibiz. Sadece donanım değil yazılımları da sorgulamak, yeni yazılımlarla sistemi güçlendirmek gerekiyor. Sonuçta yenilikleri takip etmek zorundayız.
MATBAA&TEKNİK: Sektörün size göre sorunları nelerdir, çözüm önerileriniz var mı, sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Osman Ege: Bu çok detaylı ve çok boyutlu bir soru. Her bir başlığın saatlerce hatta günlerce konuşulması mümkün. Ben kendi açımızda temel bazı yorumlarda bulunabilirim. Bu yorumlarımı da sadece Şimşek-Ege Genel Müdürü Osman Ege olarak değil, Tekstil Yan Sanayicileri Derneği Başkanlığı ve Tekstil İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi şapkalarımla yapabilirim. Öncelikle sektörümüzün her sene %10’dan %50’lere kadar büyüdüğünü –ki bunu daha önce söylemiştim-, istikrarlı siyasi idarenin varlığı sayesinde daha da büyümeye devam edeceğinin görüldüğünü belirtelim. Bu açıdan sektörümüzün önünün açık olduğu söylenebilir. Ancak sektörümüzde yetişmiş eleman sıkıntısından tutunda, kur farklarına, tedarik zincirlerinin profesyonel olmayışından, apartman altı kayıtsız üretimlerin çokluğuna kadar pek çok sıkıntı sayılabilir. Now-How ve Ar-Ge maliyetleri, bilginin ve teçhizatların üretilmeyip sürekli ithal edilmesi gibi bir sıkıntı da ortada. Kosgeb ve siyasi yönetimin destekleri olmasa çok daha kötü olurduk diye düşünüyorum. Peki yeterli mi? Hayır. Bu konuda daha hırçın, daha yırtıcı ve daha istekli olmalıyız. Sadece tüketen değil üreten de olmalıyız. Devlet destekleri bu noktada çok önemli. Mikro düzeyde desteklerden, kurumlara yönelik desteklerden bahsetmiyorum, daha makro, daha üstten, planlamalardan, programlamalardan bahsediyorum. Üniversite – Kamu ve Özel sektör birlikteliklerinden, teknoparklardan, 5 yıllık 10 yıllık hatta 25 yıllık planlamalardan bahsediyorum. Ülkemizin, batı ülkelerinin eski makinalarının yığıldığı bir ülke olmasına engel olup ülkemizi, en modern, en yeni, en üretken ve en uygun donanım ve yazılımların geliştirildiği gerçek bir üretim ülkesi haline getirmemiz gerek. Bakınız Çin gibi bir gerçek var. Rekabet şansınızın neredeyse sıfıra düştüğü bir ülke Çin. Üretim maliyetleri çok düşük olabilir ama Çin bile Now-How’ı batıdan almak zorunda. Avrupa’nın yanı başındayız, o zaman üretimi Çin’e kaptırmadan zamanında, kaliteli ve uygun maliyetli üretimler yapmalıyız. Bunun için öncelikle eğitim, yatırım maliyetleri, üretim maliyetleri, satış maliyetleri gibi kalemleri çok doğru irdeleyip, makro kolaylıklar sağlamalıyız. Aksi halde rekabet şansımız yok.
![IMG_2233]()
MATBAA&TEKNİK: Değerli vaktinizi ayırdığınız ve görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.
#SimsekEge #OsmanEge #etiket #TekstilEtiket #ofset #baski #matbaa
The post Köklerine Tutunarak Sağlıklı Büyüyen Bir Matbaa: Şimşek-Ege appeared first on Matbaa Teknik.